TOPRAK KOKSUN ELLERİN!

Sigarasını yaktı. Yanan tütünün rayihası kapladı etrafı. Her sigara yakışında olduğu gibi yine onun sesine büründü duman:
“Bu koku için bile içilir bu melet!”
Gülümsedi. Derin bir nefes çekti sigarasından. Rayiha kayboldu, epeyce duman bıraktı geride. Epeyce bağımlılık.
Duman ve bağımlılığın arasında ellerini fark etti bir an. Çamurluydu avuç içleri, tırnakları ise kirliydi. Hepsi onu tutamadığında oldu. Nasıl tutabilirdi ki? Bir melek gelip kanatlandırdığında en sevdiğini, nasıl tutunabilirdi ki onun ellerine 'gitme!' diye? Tutunamadı da zaten. Tutamadı da. Beyaz bir gözyaşı bırakabildi sadece avucuna en sevdiğinin. Bir de toprak serpti üzerine. Çok sevdikleri gibi koksun diye. Toprak koksun diye.
İşte her şey o anda oldu. Toprak ete kemiğe büründü avuçlarında. Güzel bir kadın gezindi tüm çizgilerinde ellerinin. Kadın toprak koktu. Elleri toprak koktu. En çok da toprak kokusu yakışırdı kadına ve bir de ellere!..
Son bir nefes çekti sigarasından. Aynı kadın dumana karıştı bu sefer ve bir nefes gibi bıraktı kendini çarçabuk. Toprak kokusu kayboldu, çamur kaldı geriye. Epeyce duman kaldı bir de, epeyce bağımlılık, epeyce yalnızlık!..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

arkadaş iki ay oldu ya, bi daha hiç yazmayacaksın sanmıştım. eline sağlık.

tarık ruşen dedi ki...

Teşekkürler kardeşim..

Yorum Gönder